Güncel Duyuru: Öğrencilerimizin dikkatine ! Ücretsiz TEMEL ARAPÇA SARF&NAHİV derslerimizi Eklemeye başladık 1-13.Derse kadar Tamam(Elhamdü lillah) Tıkla Ders Sayfasına Git Tags:Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,İlahiyat Önlisans Arapça Video Dersleri,İlahiyat Arapça Video Dersleri,İmam Hatip Arapça Dersleri Video,İlitam Arapça Video Dersleri,Tefsir Dersleri Video,Hadis Dersleri Video,Fıkıh Dersleri Video,Arapça Dershaneniz,Kur'an,Sünnet,Arapça dersleri,tefsir oku,hadis,oku,Kuran meali oku,arapça öğreniyorum,arapça dilbilgisi video,arapça nahiv video,arapça sarf dersleri video,islami sohbetler

102-Tekasür Suresi Oku:Dünyalıkla Böbürlenme Ve Amellerden Sorulma

TEKASÜR SURESİ
Surenin İsmi:
Önceki Sureyle İlişkisi:
Surenin Muhtevası:
Nüzul Sebebi:
Dünyalıkla Böbürlenme Ve Amellerden Sorulma:
Belagat:
Kelime ve İbareler:
Nüzul Sebebi:
Açıklaması:
Kabir Ziyaretleri:
Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler:

TEKASÜR SURESİ

Dünyalıkla Böbürlenme Ve Amellerden Sorulma:

1- Sizi çoklukla böbürleniş oyaladı.
2- Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.
3- Sakının. İleride bileceksiniz.
4- Yine sakının. İleride bileceksiniz, şüphesiz bir bilgi
5- Andolsun, siz o alevlenmiş ateşi mutlaka göreceksiniz.
6- Yine andolsun, onu bizzat gözlerinizle mutlaka göreceksiniz.
8- Sonra andolsun, o gün nimet(ler)den sorulacaksınız.

Açıklaması:

"Sizi çoklukla böbürleniş oyaladı, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz." mal, evlât ve yakın çevre ile övünüp böbürlenme ve bunlarla alâkadar olma sizi meşgul etti. Bunlar Allah'a taatten ve ahiret için amelden sizi alıkoydu. Siz bu halde iken de ölüm sizi yakaladı.
Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai, Enes b. Malik'ten Rasulullah (s.a.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet ettiler: "Ölüyü üç şey takip eder. İkisi dönüp birisi onunla kalır. Ehli, malı ve ameli onu takip eder. Ehli ve malı döner, ameli onunla kalır."
Ahmed, Buhari ve Müslim Enes'ten Peygamber (s.a.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ettiler: "Ademoğlu yaşlanır, iki şey onunla kalır: Hırs ve emel." [1]

Kabir Ziyaretleri:

Dinin belirlediği adaba uyma şartıyla mubahtır. Ziyaretçi, kabirdeki-nin başucunda selam verir. Sonra kıbleye yönelerek ölüye, kendisine ve müslümanlara rahmet ve mağfiret etmesi için Allah azze ve celle'ye dua eder. İbni Mace, İbni Mesud'dan şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: "Sizi (daha önce) kabir ziyaretinden nehyetmiştim. Kabirleri ziyaret ediniz. O dünyada zühd sahibi yapar, ahireti hatırlatır." (Hadis sahihtir.) Hakim Sahih'inde Enes (r.a.)'den Rasulullah (s.a.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizi (daha önce) kabir ziyaretinden nehyetmiştim. Ziyaret ediniz onları. O ziyaret, kalpleri inceltir, gözü yaşartır, ahireti hatırlatır. Kötü de konuşmayın." Bu da, beraberinde, erkek kadın karışıklığı, fitne ve bağırıp çağırma gibi münkerat bulunduğu zaman ziyaretin nehyedilece-ğine delildir.
"Sakının. İleride bileceksiniz. Yine sakının. İleride bileceksiniz." Kopmaya, ayrılığa, kin ve nefrete, ahiret için, ümmetin hayrı, davranış ve ahlâkın düzeltilmesi için çalışmayı ihmale sebep olan şu kötü böbürlenmeden dolayı size yazık! Bunun akibetini de kıyamet günü bileceksiniz. Ze-mahşeri "sakının" sözünün, kendisini düşünenin dünyayı bütün gayesi edinip dini ile ilgilenmemesine karşı bir uyarı olduğunu söylemiştir.
İkinci cümle ise, tekid, ağırlaştırma, tehdit ve kınama için tekrar edilmiştir.
"Sakının! Eğer şüphesiz bir bilgi ile bilseydiniz..." Bu dünya ile oyalanmayı terkedin. Eğer siz, gittiğiniz işi iyice bilse idiniz, böbürlenme ve oyalanmayı bırakır salih amellere koşardınız. Böbürlenme sizi o büyük ahiret işinden ve ona hazırlanmaktan alıkoymazdı. Buradaki "lev"in cevabı mah-zuftur. Yani durumu gerçekten bilseydiniz, bunlar sizi güzel amellerden alıkoymazdı.
Bu, dünyaya kendini verme ve hayatın boş, geçici görüntüsüne aldanmayı kınama ve ayıplamadır. Söz, sadece bir vaaz değildir. Bilakis ağır tehlike, derin düşünmeyi ve ahiret geleceği hakkında tefekkürü gerektiriyor. Genelde de bu, kuvvetli bir iman ve düşünen selim bir kalp olmadan olmaz. "Sakının" sözünün tekrarı, azabın dışında bir zararın geleceğine delâlet için kınama ifade etmektedir. Hasan: "Sakının, gerçekten manasınadır. Sanki gerçekten ilm-i yakin ile bilse idiniz demektir." dedi.
Sonra Allah Tealâ tehditi tefsir ederek buyurdu ki:
"Andolsun, siz o alevlenmiş ateşi mutlaka göreceksiniz." Ahirette ateşi elbette göreceksiniz. Anlatılmak istenen, azabının tadılmasıdır. Bu ise hazfedilmiş yeminin cevabı olup, ateşin halinin görülmesi ile tehdittir. O ateş ki bir iç çektiğinde bütün mukarreb melekler ve peygamberler dahi heybetinden ve korkusundan dizüstü yığılacaktır.
Sonra bu durumu tekid etti:
"Yine andolsun, onu ayn-ı yakin ile mutlaka göreceksiniz." Sonra ateşi bizzat göreceksini, yani gözlerinizle görüp müşahede edeceksiniz. Sakın cehenneme götüren günah ve seyyiata düşmeyin, kötülükleri ve büyük günahları işlemeyin.
Daha sonra uyarı için amellerin sorulmasını tekid etti:
"Sonra andolsun, o gün nimet(ler)den sorulacaksınız." Yani siz, ahiret amelinden sizi alıkoyan dünya nimetlerinden sorulacaksınız. Dünya nimetlerinin çeşitleri, güvenlik, sıhhat, boş vakit, yenilip içilenler, mesken ve diğer nimetlerden sorulacaksınız. Zemahşeri nimetler için: Sizi din ve onun emirlerinden alıkoyan eğlence ve sahiplendiğiniz nimetler, demiştir. Razi ise: Daha açık olan, nimetlerden sorulacak olanların kâfirler olduğudur, diyor. Başka bir görüşe göre de mümin ve kâfir hakkında umumidir. Bazı hadisleri delil göstermişlerdir: Ömer'den şöyle dediği rivayet edildi: "Hangi nimetten sorulacağız Ya Rasulallah! Biz topraklarımızdan ve mallarımızdan uzaklaştırıldık." Rasulullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Soğuktan ve sıcaktan sizi koruyan ev ve ağaç, çadır gölgesi, sıcak günde soğuk su (bunlardan bile sorulacaksınız.)"
İbni Ebi Şeybe ve Ahmed, Mahmud b. Lebid'den rivayet ettiler: "Tekâ-sür suresi indiğinde Rasulullah (s.a.) onu okudu. Ya Rasulallah! Hangi nimetten sorulacağız? Nihayet önümüzde iki şey var; su ve hurma. Üstelik kılıçlarımız boynumuzda, düşman kapıda. Hangi nimetten sorulacağız? Buyurdu ki: "Ama o, olacaktır."
Sahih-i Buhari, Sünen-i Tirmizi, Nesai ve İbni Mace, İbni Abbas'tan rivayet ettiler: Rasulullah (s.a.) şöyle buyurdu: "İki nimet vardır ki, insanların çoğu onlarda aldanmışlardır: Sıhhat ve boş vakit." Yani bu iki nimetin şükründe yetersizdirler, üzerlerine düşeni yapmamaktadırlar. Gerekli olanı yapmayan da aldanmıştır. Tirmizi'nin Ebu Berze'den rivayetinde Peygamber (s.a.) buyurdular ki: "Kıyamet günü, dört şeyden sorulmadan kul ayağını kıpırdatamaz: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede eskittiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve ilmi ile ne yaptığından."
Buhari Edeb'te, Tirmizi ve İbni Mace, Abdullah b. Muhsin'den rivayet ettiler. Rasulullah (s.a.) buyurdular ki: "Sizden kim kovuğunda güvenli, bedeni ile beraber, (sıhhatli bir şekilde) günlük yiyeceği de yanında sabahladı ise, sanki dünya bütün nimetleri ile onunla gibidir."
İbni Cerir, Müslim ve Sünen sahipleri Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiler: "Ebu Bekir ve Ömer oturuyorlardı. Peygamber (s.a.) onlara geldi ve: Sizi böyle oturtan nedir, buyurdu? Seni hak ile gönderene yemin olsun ki bizi evlerimizden açlıktan başkası çıkarmadı, dediler. Peygamberimiz: Beni hak ile gönderene yemin olsun ki, beni de başka bir şey çıkarmadı, dedi. Ensardan bir kişinin evine[2] gelinceye kadar yürüdüler. Onları kadın karşıladı. Peygamber (s.a.) "Falan nerededir?" dedi. "Bize su getirmeye gitti." dedi. O zat da kırbasını taşıyarak geldi ve "Merhaba. Hiçbir insanı, peygamberden daha faziletli kimse ziyaret etmemiştir. O da beni bu gün ziyaret etti." dedi. Kırbasını bir dala astı. Gidip bir salkım getirdi. Peygamber (s.a.): "Toplamış miydin?" dedi. "Siz kendi gözlerinizle seçin istemiştim." dedi. Sonra bıçağını aldı. Peygamber (s.a.): "Sakın yavrusuna süt emziren bir hayvan olmasın." buyurdu. Kesilen hayvanı yediler. Peygamber (s.a.) Ebu Bekir ve Ömer'e: "Kıyamet günü bundan sorulacaksınız. Sizi evinizden aç çıkardı. Bu size nasip olmadan dönmediniz. Bu nimetlerdendir." buyurdu.
Anlaşılan o ki, bütün nimetlerden hesaba çekilme vardır. Ancak kâfirin nimetlerden hesabı kınama içindir. Çünkü o, zaten isyan edip küfret-miştir. Müminin sorusu da teşrif içindir. O da itaat edip şükretmiştir. Ve yine zahir olan, bu sorunun hesap yerinde olacağıdır. Orası da cehennemin görüleceği bir yerdir. [3]


[1] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/614.
[2] O kişi, Malik b. Teyyehan el-Ensari'dir. Ebu'l-Heysem.
[3] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/614-617.
102-Tekasür Suresi Oku:Dünyalıkla Böbürlenme Ve Amellerden Sorulma Rating: 4.5 Diposkan Oleh: Blogger

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder