Güncel Duyuru: Öğrencilerimizin dikkatine ! Ücretsiz TEMEL ARAPÇA SARF&NAHİV derslerimizi Eklemeye başladık 1-13.Derse kadar Tamam(Elhamdü lillah) Tıkla Ders Sayfasına Git Tags:Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,İlahiyat Önlisans Arapça Video Dersleri,İlahiyat Arapça Video Dersleri,İmam Hatip Arapça Dersleri Video,İlitam Arapça Video Dersleri,Tefsir Dersleri Video,Hadis Dersleri Video,Fıkıh Dersleri Video,Arapça Dershaneniz,Kur'an,Sünnet,Arapça dersleri,tefsir oku,hadis,oku,Kuran meali oku,arapça öğreniyorum,arapça dilbilgisi video,arapça nahiv video,arapça sarf dersleri video,islami sohbetler

105-Fil Suresi Oku:Fil Ashabı Olayına Tarihi Bakışlar

FİL SURESİ
Surenin İsmi:
Önceki Sureyle İlişkisi:
Surenin Muhtevası:
Fil Ashabı Olayına Tarihi Bakışlar:
Fil Ashabı Olayı:
Belagat:
Kelime ve İbareler:
Açıklaması:
Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler:

FİL SURESİ

Fil Ashabı Olayına Tarihi Bakışlar:

Yemen'in başında Habeş kralı Ashama tarafından adında bir lider vardı. Adı Ebrehe b. Sabah el-Eşrem'dir. Peygamber (s.a.)'imizle aynı çağda yaşayan Necaşi'nin dedesidir. Arap hacılarını kendi memleketine toplamak için Kulleys adını verdiği büyük bir kilise yaptı. Kinane'den birisi gece ona pisledi. Bu onu çok kızdırdı ve Ka'be'yi yıkmaya yemin etti. Asıl amacı Ye-men'i Şam'a bağlamak ve Hıristiyan ülkelerini genişletmek için Mekke'nin fethiydi.
Fillerin de bulunduğu büyük bir ordu hazırladı. Mekke'ye yakın bir bölge olan Müğammes denen yere kadar geldi. Mekke halkına haber gönderip, savaşmak için değil Ka'be'yi yıkmak için geldiğini bildirdi. Mekkeli-ler korktu. Savaşmak istedilerse de Ebrehe ve ordusu ile baş edemiyeceklerini gördüler. Dağlara tırmanıp neticeyi beklemeye başladılar. Ka'be'nin Rabbi'nin onu koruyacağına inanıyorlardı.
Ordu Mekke'ye yaklaşınca Ebrehe Arapların mallarına el konulmasını emretti. O mallar arasında Peygamber (s.a.)'in dedesi Abdülmuttalib b. Haşim'in develeri de vardı. Askerler onları da sürdü. İki yüz deve idi. Ebrehe, Hinata el-Humeyri'yi Mekke'ye gönderip, en ünlü kimseyi getirmesini ve onlara Ka'be ile aralarına girmedikçe savaşmak için gelmediğini bildirmesini emretti. Hinata geldi, ona Abdülmuttalib b. Hişam'ı gösterdiler. Eb-rehe'nin dediklerini ona iletti. Abdülmuttalib: "Vallahi biz onunla savaşmak istemiyoruz. Bizim buna gücümüz de yoktur. Bu Allah'ın Harem Bey-ti'dir. Halil İbrahim'in beytidir. Eğer bunları korumak istiyorsa, korur. Eğer Ebrehe'ye mani olmazsa vallahi bizim bir gücümüz yoktur." dedi. Hinata: "Benimle birlikte ona gel." dedi. Onunla gitti. Ebrehe onu görünce saygı gösterdi. Abdülmuttalib iri ve güzel görünümlü idi. Ebrehe tahtından inip onu kendisi ile beraber yere oturttu. Bir isteği olup olmadığını sordu. "İsteğim benden alınan iki yüz devemin geri verilmesidir." dedi.
Ebrehe hayret etti. Ve dedi ki: "Senden aldığım iki yüz deveyi benimle konuşuyorsun da, dinin ve dedelerinin dini olan Beyti bırakıyorsun? Ben onu yıkmak için geldim, sen onu konuşmuyorsun!"
Abdülmuttalib: "Ben develerin sahibiyim. Beytin de sahibi vardır, onu senden koruyacaktır." "Kimse beni engelleyemez." diye cevap verince: "Sen bilirsin." Dedi.[1] Abdülmelik ve beraberindeki Arap eşrafı Ebrehe'ye Ka'be'den vazgeçmesi karşılığında Tehame mallarının üçte birini teklif ettiler. Ebrehe kabul etmedi ve Abdülmuttalib'e develerini iade etti. Abdülmuttalib dönüp Ka'be'nin kapısına geldi. Yanında Kureyş'ten kimseler vardı. Ka'be'nin kapısındaki kulpa tutunup Allah'a dua etiler. Ebrehe ve ordusuna karşı yardım dilediler.
Ordu Ka'be'ye doğru yöneldi. Mekke'ye girdiler. Orduda Mahmud isimli büyük bir fil vardı. Onu Harem cihetine yönelttikçe çöküp hareket etmiyordu. Yemen veya başka bir cihete yönlendirince koşuyordu.
İkinci günde Abdülmuttalib dua ediyordu. Dönüp baktığında birden Yemen istikametinde deniz tarafından kuşlar gördü. "Vallahi bu garip bir kuştur, ne Necidli ne de Tehamelidir." dedi. Her kuşla beraber gagalarında ve ayaklarında taşıdıkları taşlar vardı. Onların üzerine attılar. Onlardan kime değerse ölüyordu. Ordu Yemen'e doğru kaçmaya başladı. Yolda dökülüyorlardı. Ebrehe'nin de vücudu isabet aldı. Vücudundan etleri dökülüyordu. San'a'ya getirdiler onu. Kötü bir şekilde öldü.[2]
Bu yenilginin tarihte ve Araplar arasında   büyük izi vardı. Kureyş'i yücelttiler ve "Onlar Allah'ın dostlarıdır. Allah onlar adına savaştı, düşmanlarını kovdu." dediler. Ka'be'ye saygıları ve Allah katındaki değerine inançları daha da arttı.[3]
Bu mühim tarihi olay Peygamber (s.a.)'in doğum yılı olan M. 570'te idi. Yani Peygamber (s.a.)'in gönderilmesi ile fil olayı arasında-kırk yıl vardı. Mekke'de o olayı görmüş geniş bir kitle vardı. O zaman bu haber tevatür derecesine varmıştı. [4]

Fil Ashabı Olayı:

1- Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?
2- O, bunların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
3-  O, bunların üzerine sürü sürü
4- Ki bunlar onlara pişkin tuğladan taş atıyordu.
5- Derken onları yenik ekin yaprağı gibi yapıverdi.

Açıklaması:

"Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?" Olaya şahid olmuş gibi Azim, Kadir Rabbinin Fil ashabına ne yaptığına dair kesin bilgin yok mu? Elbette var. Allah onları helak etmiş ve Ka'be'sini korumuştu. O halde kavminin Allah'a iman etmesi gerekmez mi? Onlardan bazıları olayı görmüşlerdi. Yemen'e hakim olan Habeşli Hıristiyanlardan bir grup Hicaz'a geldiler. Ka'be'yi tahrip etmek istiyorlardı. Mekke'ye yaklaştıklarında, oraya gireceklerken Allah onlara taşlarla yüklü kuş grupları gönderdi.
Taşlan onlara atıp öldürdüler.
"O, bunların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?" Görmedin mi Rab-bin, Ka'be'nin tahribi ve Mekkelilerin katli ile ilgili tuzak, tedbir ve çalışmalarında, onları başarısızlığa uğratmıştır. Ne Ka'be'ye ulaşabildiler ne de tuzak kurdukları şeye. Aksine Allah onları helak etti.
Senin kavmin bu işi bildiğine göre, Allah'ı, Rasulü'nü ve yüce kitabını inkâra, insanların Allah azze ve celle'ye gerçekten iman etmelerini engellemeye devam ettikleri sürece Allah'ın onları benzer bir ceza ile cezalandırmalarından korksunlar.
"O, bunların üzerine sürü sürü kuş gönderdi. Ki bunlar onlara pişkin tuğladan taş atıyordu." Allah onların üzerine gruplar halinde siyah kuşlar gönderdi. Deniz tarafından bölük bölük geldiler. Her kuşta üç taş vardı: İki taş ayaklarında ve bir taş da gagasında. Nereye isabet ederse muhakkak onu helak ediyordu.
O, mercimekten büyük nohuttan küçük, kurutulmuş çamurdan taşlardı. Onlardan birine taş isabet ettiğinde çiçek veya kızamık hastalığına yakalanıp sonunda ölüyordu.
"Derken onları yenik ekin yaprağı gibi yapıverdi." Onları atıklar, hayvanların yiyip çıkardığı ekin veya ağaç yaprağı gibi kalıntılar haline getirdi. Onların hepsini helak etti.
Buhari rivayet ediyor: "Hudeybiye günü Rasulullah (s.a.) Kureyş'e inilen tepeye geldiğinde bineği çöktü. Dürttüler yine inat etti. Kusva' inatlaş-tı, dediler. Rasulullah (s.a.): "Kusva' inatlaşmadı, onun öyle bir huyu da yoktur. Ama onu fili engelleyen engelledi." dedi. Sonra da buyurdu ki: "Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, bugün benden Allah'ın (rızasına uygun O'nun) hurumatmı gözettikleri ne isterlerse kabul edeceğim." Sonra da hayvanı dürttü. Hayvan kalktı."
Buhari ve Müslim'de Rasulullah'm (s.a.) Mekke'nin fethi günü şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Allah Mekke'den fili önledi, Rasulü'nü ve müminleri ona saldı. Bu gün onun hürmeti dünkü haline dönmüştür. Evet. Burada bulunan bulunmayana iletsin." [5]


[1] Siretü İbni Hişam, 1/49 vd.
[2] a.g.e. 1/43-57.
[3] a.g.y. s.57.
[4] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/629-631.
[5] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/632-633.
105-Fil Suresi Oku:Fil Ashabı Olayına Tarihi Bakışlar Rating: 4.5 Diposkan Oleh: Blogger

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder