Yüce Allah'ın Kitab-ı Kerim'inde kendi
zatını, Rasûlünün de O'nu nitelendirdiği güzel isimler ile yüce sıfatlara iman
etmek, bunları keyfiyetsiz olarak kabul etmektir. Nitekim yüce Allah Kitab-ı
Kerim'inde birkaç yerde bir taraftan bu isim ve sıfatları tesbit ederken, diğer
taraftan onların keyfiyetlerinin söz konusu olmayacağını belirtmektedir. Yüce
Allah'ın şu buyruklarında görüldüğü gibi:
"O, onların önlerindekini de,
arkalarındakini de bilir. Onlar ise bilgileri ile O'nu kuşatamazlar."
(Taha, 20/110);
"Onun benzeri hiçbir şey yoktur ve O
herşeyi işitendir, görendir." (eş-Şura,
42/11);
"Gözler O'na erişemez, O ise bütün
gözleri kuşatmıştır. O lütuf sahibidir, herşeyden
haberdardır."
(el-En'âm, 6/103) ve daha başka
âyetler.
Tirmizi'de Ubeyy b. Ka’b
Radıyallahu anh'dan gelen rivayette şöyle denilmektedir:
Müşrikler Rasûlullah Sallallahu aleyhi
vesellem'e -onların ilahlarını sözkonusu edince-; sen de bize Rabbinin soyunu
haber ver, dediler. Bunun üzerine yüce Allah:
"De ki: O
Allah'tır. Bir, tektir. (O) Allah'tır, sameddir."
Samed ise doğurmamış ve doğurulmamış
olandır, buyruklarını indirdi. Çünkü doğan herbir şey mutlaka ölecektir. Ölen
herbir varlığa da mutlaka mirasçı olunur. Yüce Allah ise ne ölür, ne ona kimse
mirasçı olur.
"Kimse de O'nun dengi değildir."
buyruklarını indirdi.
(Ubeyy b. Ka’b) dedi ki:
O'nun benzeri, dengi yoktur. O'na benzer
hiçbir şey yoktur.