Kur'ân-ı Kerim'de haşredilmeyi sözkonusu
eden âyet-i kerimeler pek çoktur. Yüce Allah'ın şu buyrukları bunlar arasında
yer alır:
"Andolsun sizi ilk
defa yarattığımız gibi yapayalnız teker teker huzurumuza geldiniz..."
(el-En'âm,
6/9)
"Onları da hiçbiri
bırakmaksızın mahşerde toplamış olacağız." (el-Kehf, 18/47)
"O günü biz takva
sahiblerini Rahman’ın huzuruna binekli olarak toplayacağız. Suçluları ise
susamışlar olarak cehenneme süreriz..." (Meryem, 19/85-86) ve devamındaki âyetler.
"Sizler de üç sınıf
olduğunuzda: Ashabu'l-Meymene (kitabları
sağlarından verilecek olanlar) ne Ashabu'l-Meymene'dir.
Ashabu'l-Meş'eme (kitabları sol
taraflarından verilecekler) ne Ashabu'l-Meş'emedir. O ileri
geçenlere (es-Sâbikûnâ) gelince..." (el-Vâkıa,
56/7-10)
ve devamını teşkil eden âyet-i
kerimeler.
"O günde davetçiye (İsrafil'e)
uyarlar. Hiçbir tarafa sapmayarak giderler. Rahmanın huzurunda sesler kısılmış
olacak. Mahşere gidişin ayak seslerinden başkasını duyamayacaksın." (Taha, 20/108)
Bundan kasıt, mahşere doğru gidiştir.
Develerin ayaklarını hareket ederken çıkardıkları sesi andıran bir sesten
başkası duyulmayacaktır.
"Allah kimi hidayete erdirirse işte
doğru yolu bulan odur. Kimi de saptırırsa artık bunlar için ondan başka asla
dost ve yardımcılar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü körler, dilsizler ve
sağırlar olarak yüzü koyun haşredeceğiz." (el-İsra,
17/97) ve bunun dışında daha pekçok âyet-i kerime.